PROF. MİKDAT KADIOĞLU, KÜRESEL ISINMANIN TURİZMİ NASIL ETKİLEYECEĞİNİ ANLATIYOR

1- Türkiye’de kış turizmi için yapılan ilk ciddi ve kapsamlı proje Erzurum-Palandöken Kış Sporları ve Turizm Mastır Plan Çalışması’dır. Fakat diğer bölgeler için Kış Turizm Master Planı, yani “... Dağının doğal yapısı ve iklimi ile kış sporları merkezi niteliğine sahip olduğunun tespit edildiği”ne dair herhangi bir bilimsel çalışma yok.

2- Kayak merkezlerinin dolduğu üç önemli, fakat kısa dönemden Noel, yılbaşı ve sömestr tatili sırasında düşük rakımlı ve güney enlemlerdeki tesislerde yeterli kar ihtimali düşük.

PİSTLER KISALACAK

3- OECD’nin kullandığı uluslararası “100 Gün ve güvenilir doğal kar yüksekliği kuralı”na göre düşük rakımlı ve güney enlemlerdeki tesislerin yeterli “kar güvenliği” yok.

4- Bu tür kış turizm tesislerindeki kar kalınlığı, hâkim güney rüzgârlarıyla birkaç günde 50 santim gibi çok hızlı ergime ihtimaline sahip. Diğer deyişle buralardaki kayak merkezinde kar örtüsünün sürekliliğini sağlamak çok zor.

5- Ülkemizde günün en yüksek sıcaklıklarında yıllara göre belirgin bir artış olduğundan dolayı günümüzde kar kalınlıkları azalıyor. Yani düşük rakımlı ve güney enlemlerde “kar güvenliği” hızla azalmakta.

6- Çevre ve Orman Bakanlığı’nca 2007’de yayımlanan “Türkiye İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi”ne göre bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 2100 yılına kadar kış sıcaklıklarında üç dereceyi aşan artışlar beklenmekte. Her 1 derecede güvenilir doğal-kar hattı 150 metre yükseleceğine göre, kar pistlerinin başı 3 dereceye varan sıcaklık artışı ile 450 metre yükselecek. Pistler kısalacak.

7- Aynı rapora göre, Türkiye’de 2100 yılına kadar kar kalınlıklarında 20 santimetreye varan incelme öngörülmekte. Diğer bir deyişle, kar sezonu kısalacak ve kar kalınlıkları da önemli miktarda azalacak.



http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13312087.asp?yazarid=109

------------------------------------------------------------------------------------------
Bu durumda yeni tesis açılımlarından ziyade ,turizme hizmet veren yan sektörlerin yatırımlarına ağırlık vermek ve geliştirmek gerekiyor !

N.Ö

Read Users' Comments (0)

TUREMDEKİ ARKADAŞLAR DÖNER SERMAYEDEN PAY ALMIYORLAR MI ?

MADDE 7 — 3/6/1938 tarihli ve 3423 sayılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Meslekî ve Teknik Öğretim Okulları Döner Sermayesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Okulların döner sermayelerinin toplamı yüzmilyon Yeni Türk Lirasına (YTL) çıkarılmıştır. Bu miktar, Bakanlar Kurulunca on katına kadar artırılabilir. Sermaye artırımları; döner sermaye işletmelerinin yıl sonu bilançosunda görülen kârlarının üçte birinin doğrudan sermayeye eklenmesi suretiyle karşılanır. Döner sermaye işletme faaliyetlerinden elde edilecek kârın en çok üçte biri, bu kârın gerçekleşmesini sağlayan personele katkıları oranında üretimi teşvik primi olarak dağıtılır. Ancak, her personele verilecek primin yıllık tutarı en yüksek asgari ücretin yıllık tutarından fazla olamaz. Bakanlıkça uygun bulunan alanlarda, çalışma saati göz önünde bulundurulmaksızın parça başı ücret ödenmek suretiyle mal ve hizmet üretimi yaptırılabilir. Her personelin bir ayda alacağı parça başı ücretin toplamı, asgari ücretin iki aylık tutarından fazla olamaz. Aynı iş için hem parça başı ücret hem de fazla çalışma ücreti aynı anda ödenemez. Okulların atölye, makine parkı ve tesisleri özel sektörle işbirliği yapılarak işletilebilir. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir."


http://www.kygm.gov.tr/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF4A7164CD9A18CEAEC7951230A665C77F

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ekleyen senDİKalı / 16 Eylül 2009 – 13:56
TUREM ÇALIŞANLARINA FAZLA MESAİ ÜCRETİ ÖDENMESİNE İLİŞKİN DAVA AÇTIK

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı iken, 5450 Sayılı Yasa uyarınca, Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilen Turizm Eğitim Merkezleri personeli, 657 Sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak istihdam edilmektedir. Bu personelin Hizmet Sözleşmesi’nin 3. maddesinin 2 fıkrasında yer “Ayrıca, ilgili kendisine verilen işleri bitirene kadar, normal çalışma saatleri dışında da çalışmak zorundadır. Normal çalışma saatleri dışında ya da tatil günlerinde yapacağı çalışmalar karşılığında ilgiliye herhangi bir ek ücret ödenmez” ibaresi ile yaptıkları fazla mesailere karşılık fazla mesai ücreti almaları engellenmektedir. Bakanlığa bu ibarenin kaldırılması yolunda yaptığımız başvuruya gelen olumsuz cevaba karşılık Danıştay’da dava açarak, bu ibarenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep ettik.

Read Users' Comments (0)

TURİZM DE EĞİTİM Mİ ?

Turizm bakanımız kış uykusuna mı yattı ?!

N.Ö


Turizm sektörünün ülkemiz açısından en önemli sektörlerinden biri olması nedeniyle ilköğretim ve yüksek öğretimde bir çok turizm okulları açılmış ve hala açılmaktadır. Turizm alanında eğitim veren 4 yıllık lisans okullarının sayısı 20′nin üzerinde 2 yıllık meslek yüksek okullarının sayısı ise 30′un üzerindedir. Turizm sektöründe planlama eksikliği kendisini eğitimde de göstermektedir. Öncelikle bu kadar çok okul açmaktansa turizm mesleğini tanımlamak, standartlarını belirlemek gerekmektedir. Bir turizm işletmecisi diplomasını almış bir kişi nasıl oluyor da doktor, avukat olamıyorsa bir doktorda veya avukatta turizm işletmecisi olmamalıdır. Bu nedenle mesleki tanımların ve standartların tanımlanması gerekmektedir. Bunun yanında otellerin, tatil köylerinin veya seyahat acentalarının sınıflamasında mutlaka turizm eğitimi almış ve en az lisans eğitimine sahip yöneticilere sahip olup olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu kadar çok alt yapısı eksik, öğretim elemanı eksiği çeken, uygulama olanakları olmayan ve temel amacı yönetici yetiştirmek olmayan sadece garson yetiştirmeyi amaçlayan yüksel okul açılması yerine daha oturaklı, vizyonu olan, turizm literatürüne katkı yapan aynı zamanda uygulamadan da haberdar olan ve sektörü bilen akademisyenlerden oluşan turizm yüksek okullarının (4 yıllık) ve meslek yüksek okullarının (2 yıllık) okulların açılması gerekmektedir. Hiç bir ülke yoktur ki kendisi için bu kadar önemli olan bir sektör için eğitim ve bilimsel açıdan bu kadar plansız olsun ve bu alanı doçentlik bilim dalllarından biri olarak görmemektedir. Gerçi ülkedeki üniversitelerde turizm işletmecili alanında verilen doktora programlarınında yeniden yapılanması gerekmektedir. Sadece yönetim organizasyon, pazarlama gibi alanlarda yapılan eğitim yerine daha kantitatif alanlarda da eğitim verilmelidir. Bu açılardan turizm eğitiminin yeniden reorganiasyonuna tabii tutulması gerektiğini düşünmekteyim.

E. BLACKSEA

http://iktisat.wordpress.com/2006/12/21/turizm-egitimi-mi-hadi-canim-sende/

Read Users' Comments (0)